Birlikteliğin gücünü anlatan birçok atasözümüz bulunuyor. En çok bilinenler ise ‘Birlikten kuvvet doğar’ ve ‘Bir elin nesi var iki elin sesi var’ olmalılar. Bu atasözlerinin de anlattığı gibi birlikteliğin getirdiği bir güç bulunuyor. Zaten birçok hayvan türünün de sürü içinde yaşanmasının ve birlikte hareket etmesinin nedeni birlikteliğin getirdiği güç ve güven. Bu durum şirketlerde ve girişimlerde de bu şekilde: Bir hayali gerçekleştirmek için disiplinler arası iletişim, bilgi paylaşımı ve yardımlaşmaya ihtiyaç var. Mesela bir işletmeci şirketinin içindeki performansı arttırmak için bir endüstri mühendisi ile birlikte çalışmak isteyebilir. Bir başka örnek ise bir mühendisin şirket içi finans konusunda bir ekonomist ile çalışması olabilir. Durum ne olursa olsun, bir insanın tek başına her şeyi halletmesi mümkün olmayabilir. Olsa bile belki de iş bölümü ile genel performans ve başarı artabilir. İşte bu örnekler bize anlatıyor ki birliktelik ile tek kişinin başaramadığı birçok iş başarılabilir.

Ekibini kurarken dikkat edilecek 5 özellik nedir?

Büyük şirketlerin tek kişinin çalışması olmadığı ve arkada çalışan büyük bir ekip olduğu zaten aşikar. Ancak birliktelik, yani ekip, girişimler için çok daha önemli bir konu. Yeni kurulacak bir girişimde güçlü bir ekip, oyuna 5 / 0 önde başlamanızı sağlayabilir. İşte sizi oyuna 5 / 0 önde başlatacak ekibin özellikleri:

2 / 0 önde başlamak için disiplinler arası çalışan ve farklı bakış açılarını anlayan bir ekip

Ekibinizde farklı disiplinlerden insanlar olmalı. Mesela bir mühendis, bir ekonomist, bir işletmeci ve bir media ve görsel sanatlar mezunu (MAVA) mezunu arkadaş ekip kurduğunuzda herkes birbirinin düşünmediği yönleri görecek ve farklı fikirler ile farklı bakış açıları ortaya çıkacak. Böylece, birçok duruma hazırlıklı ve yaratıcı bir ekip ortaya çıkacak. Ekibiniz kesinlikle böyle olsun demek değil bu, ancak farklı alanlarda bilgili kişilerin ekibinizde olması sizi farklı durumlara karşı hazırlayacak ve projenize farklı bakış açıları kazandıracak. Bunu kendi yaşadığım bir durum üzerinden anlatayım sizlere: Öğrenciler için temel müzik bilgilerini öğreten bir uygulama üzerinde çalışıyorduk. Uygulama bitmişti ve sunumunu yaparken yatırımcılar, bizi sunumun ortasında bizi durdurdular ve şu soruyu yönelttiler: ‘Uygulamayı yaparken bir psikolog ile çalışıp çocuklara uygulamayı sevdirmek üzerine çalıştınız mı?’ O gün bu soru belki de en aklımıza gelmedik soruydu. Uygulama belki de bir kodlama ve dizayn harikasıydı ama asıl amaçlanan kullanıcı kitlesi, yani çocuklar, uygulamayı sevip kullanmadıktan sonra ne anlamı vardı dizayn ve kodlamanın. Böylece yeni bir bakış açısı kazandık ve bir psikolog ile çalışıp her şeyi yeniden yazdık. Gerçekten de kullanıcı sayısı bu değişimle yaklaşık on katına çıktı. Tabi ki bunu ekibimizin amacımıza gönülden inanması sayesinde başardık.

3 / 0 önde başlamak için amacına inanan bir ekip

Yukarıdakilere ek olarak şirket veya girişimin amacına inanan bir ekip olması sizi 3 / 0 önde başlatacak. Mesela yukarıdaki örnekte eğer girişimin amacına yani çocuklara müziği öğretmeye ve sevdirmeye inanan bir ekibim olmasaydı yatırımcıdan bu şekilde bir yorum geldiğinde pes edecek ve/veya performansları düşecekti. Oysa ekibim ve ben amacımıza olan inancımızla daha da çok gayret göstererek her şeyi en baştan yaptık ve sonunda istediğimiz kullanıcı kitlesine ulaşmıştık. Tabi asıl başarımız amacımıza inanmamızın yanında birbirimize inanmamız ve güvenmemize de bağlıydı. Ne yazık ki bizi de en sonunda yenilgiye uğratan konu da bu oldu.

5 / 0 önde başlamak içinin birbirine güvenen ve inanan bir ekip

Belki de bahsettiğim özellikler arasında en önemli iki özellik ekibin birbirine inanması ve güvenmesi: Birbirine güvenmek ve inanmak bir ekibi ekip yapan en değerli özellikler. Kararlar alınırken, bir seçim yaparken … kısacası her alanda ekip arkadaşlarının doğru olanı yapacağına güvenmek; onların uğraşına, birikimlerine ve tecrübelerine inanmak şirketin ve girişimin başarısını etkileyen hatta belirleyen unsurlar. Yukarıda belirttiğim girişim işte tam da bu iki unsur nedeniyle başarısızlığa uğradı. Neredeyse şu ana kadar başarısızlığına şahit olduğum bütün girişimler içerideki güvensizlikten ortaya çıkan çatışmalar ve birbirine inanmadığı için çaba göstermeyi bırakan bir ekip nedeniyle başarısızlığa uğradı. Peki yukarıda bahsettiğim uygulamada bu nasıl gerçekleşti? Öncelikle ilk yatırımımızı İzmir’de özel bir müzik kursundan %10 hisse karşılığında aldığımız toplantıya gelemeyen arkadaşlar gidenlere toplantıda fazla hisse verdikleri için kızdılar. Bu kızgınlık içeride ufak tartışma ve gerginliklere neden oldu. Daha sonra programcı arkadaşın yetersiz olduğu konuşuldu. Aslında çok başarılı olmasına karşın ekipte bazıları onun girişimin yanında bir şirkette maaşla çalıştığı için yeterince uğraştığına inanmıyorlardı. Halbuki programcı arkadaşımız, bazen 24 saat aralıksız çalışıyor ve yatırımcıları, toplantıları da o organize ediyordu. Aranot olarak programcı arkadaşın ben olduğunu eklemeliyim ve girişim için fikri ortaya atan da bendim. Programcı, yani ben, bunları duyunca ayrıldım. Ne yazık ki ekip içinde güvensizlik başlayınca ekip kendine bir daha çok zor gelebiliyor. Benden sonra maaşla alınan programcı bir süre sonra maaşı geç yatınca uygulama kodlarını satıyor ve kalan ekip kendini bir çıkmazda buluyor. Böylece battıklarını ilan ediyorlar.

Bu örnek ekibin birbirine olan inancının ve güveninin önemini gösteren yalnızca bir örnek. Tabi ki birçok örnek bulabilirsiniz bu duruma çevrenize bakınca. Şu ana kadar ki girişimcilik serüvenimde kendi girişimlerim ve çevredeki girişimler işte bu nedenler yüzünden başarısızlığa uğradı. Umuyorum siz bunlara dikkat eder ve 5 / 0 önde başlarsınız. ‘Farkınız özgürlüğünüz, cesaretiniz girişiminiz olsun!’

Sevgilerimle,

Oğuzhan Kadaifçiler

Kategoriler: Blog

0 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir