Girişimci doğulur mu, olunur mu? Bir insan girişimci olarak mı gelir bu dünyaya? Birçok girişimci bu soruyu kendi hayatlarını düşünerek “evet” ya da “hayır” olarak yanıtlamış. Ancak bu sorunun asıl yanıtını bulmak bir hayli zor. Ben bu sorunun yanıtının kişisel olduğunu düşünüyorum. Çünkü insanlar farklıdır ve bazıları doğuştan girişimcilik özelliklerine sahipken, bazıları bu özellikleri daha sonradan tecrübeyle edinmiş olabilir. Bu geniş tartışma konusu hakkındaki bütün görüşleri değerlendirmek sayfalar sürebilir. Ancak ben bugün girişimciliğin doğuştan geldiğini düşünen başarılı ve komik bir girişimciden bahsedeceğim sizlere: Hakan Baş.

Güdürürken düşündürür derler ya…

Uzun ama eğlenceli uğraşlar sonrasında girdiğim girişimcilik vakfı sayesinde ilk ilham aldığım girişimci Hakan Baş’tı. Bize verdiği seminerde içten konuşması ve hayatı beni hayallerimi gerçekleştirmem için niye beklediğimi sorgulattı. Sunumuna, çocukluk ve gençlik resimlerini göstererek başladı Hakan Bey. Çocukluk resimlerini gösterirken bir hayli gülümsetti bizleri. Ancak asıl etkileyici olan, bizi güldürürken hayatından verdiği ayrıntılar ile bir girişimcinin yol haritasını göstermesiydi.

Her insan birbirinden farklıdır demiştim daha önce. Bu yüzden girişimciliğin de kesin bir tarifi olduğunu düşünmüyorum. Ancak, gerek kitaplarda ve seminerlerde gördüğüm kadarıyla, gerekse Hakan Beyin anlattıklarından anladığım kadarıyla girişimcilerin hayatlarında bazı ortak noktalar bulunuyor.

Girişimcilerde ortak dört özellik:

1. Liderlik

Hakan Bey’in lise yıllarında takım kaptanı olup liderliğini göstermesi ve hayatının genelinde de birçok ortamda liderlik yapması bana okuduğum ve dinlediğim başka girişimcileri hatırlattı. Birçok girişimci hayatlarının bazı bölümlerinde bir olayda ya da kuruluşta liderlik yapmışlar. Peki, liderlik girişimcilik için neden önemli? Bu soruya cevap vermek için Stephen R. Covey’yin “Seven Habits of Highly effective People” kitabından bir alıntı üzerinden gideceğim: Lider, en yüksek ağaca tırmanıp bütün durumu analiz eden ve “Yanlış orman!” diye bağıran kişidir. Bir toplumda, cesur olması, durumu analiz etmesi ve sorunları ortaya çıkartması bakımından liderin görevleri çok çeşitlidir. Bu özellikleri ile liderlik, girişimciliğe çok benzer. Sonuçta girişimcinin de ortamı analiz etmesi, cesur olup problemleri ortaya çıkartması ve bu problemleri düzeltmesi beklenir (ve tabi ki çok daha fazlası). İşte bu nedenle birçok başarılı girişimci daha önce liderlik yapmıştır. Ancak liderlik girişimcilik için çok önemli olsa da en az onun kadar önemli olan iki olgu da Networking ve ekiptir.

2. Networking ve Ekip

Ertuğrul Belen, networking’i müziğe benzetir. Bu müzikte notaları ise insanlar oluşturur. Bu benzetmede bir notanın çıkartacağı sesin belli olduğu ve tek başına çok da bir anlamı olmadığına dikkat çekilir. Girişimci tek başına bir nota gibidir. Ne kadar uğraşsa da oluşturabileceği müzik sınırlı kalacaktır. Burada girişimci bir müzisyen misali notaları birleştirip müziği oluşturmalıdır. Yani, yeni bir girişimin getireceği yükü tek başına kaldırmak ve bütün gerekli işler ile uğraşmak tek bir insan için zordur. Ancak güzel bir ekiple bu yük paylaşılabilir ve girişimcinin kaderi olan yalnızlığın önüne geçilebilir.

Böyle bir ekip kurup muhteşem bir müzik oluşturmak için ise networking gereklidir. Networking, Ertuğrul Belen’nin tanımıyla, “tanışma, tanıştırma ve tanınma sanatıdır.” Networking ve ekibin önemini daha iyi anlatabilmek adına Hakan Bey’in hayatından örnek vermek istiyorum: Hakan Bey, “Peak Games” ve “Lidyana” girişimlerinde ekibin çok önemli olduğunu birçok röportajında ve seminerinde vurguladı. Mesela “Peak Games’de” çevresi çok önemli bir rol oynuyor. Özellikle de Sina Afra’nın ekibin içinde olması “Lidyana’nın” başarısının artmasını sağlamış diye düşünüyorum. Bu da başarısının önemli bir kaynağının ilişkileri önceden planlaması olduğunu gösteriyor. Hakan Bey için bu sadece ilişkilerle de sınırlı değil. O, yol haritasını erken bir zamanda çizip bu haritaya göre hareket ediyor. Bu da bize planlamanın önemini gösteriyor.

3. Planlama ve Hedefler

Sizce şeritli asfalt bir yolda mı araba sürmek daha kolaydır, yoksa düzensiz ve şeritsiz bir toprak yolda mı? Belki yolda tek bir araba gidiyorsa büyük bir fark olmadığını düşünebilirsiniz. Peki onlarca hatta yüzlerce arabanın olduğu bir trafiği düşünün. Asfalt ve çizgili yolda trafik düzenli akacak ve kaza riski düşecektir oysa toprak ve şeritsiz yolda trafik kazası riski artacak ve düzensizlik trafiği çekilmez hale getirecektir. Şimdi de hayatı bir yola benzetin. Bu yolda şeritler sizin hayat planınızı, yol kalitesi ise hedef koymayı sembolize etsin. Araçları da yapmanız gerekenler ve istedikleriniz olarak düşünün. Eğer yol kalitesi yüsek ise, yani mesela asfalt yolda iseniz, kaza yapma riskiniz düşüktür. Önünüze çıkacak engeller azdır ve tahmin edilebilirdir. Bu asfalt yola şerit de eklerseniz, yol konforu artar ve nereye, nasıl gideceğinizi bilir, yoldan çıkmazsınız. Aynı şekilde hayatta da hedefler belirleyip bu hedeflere ulaşmak için bir yol haritası belirlerseniz, hedeflere ulaşmanız kolaylaşır. İşte bu nedenle hedefler ve planlama yalnız girişimci için değil, herkes için çok önemlidir.

Bu özelliği başarılı girişimcilerin hepsinde görmek mümkün. Mesala Hakan Baş daha lisede kendi yol haritasını çizmiş: Henüz lisedeyken üniversite hayatını ve sonrasında Türkiye’ye dönüşünü ve daha sonra kendi işini kurmayı planlamış. Bana göre başarısının sırrının arkasında yatan en önemli nedenlerden biri de zaten bahsettiğim sebeplerden ötürü hayat planlaması ve kendine hedefler koyması. Ama hedefleri belirlemek kadar onlara uymak da önemli. Bu nedenle son olarak bir girişimcinin olmazsa olmazı: Kararlılık.

4. Kararlılık ve Cesaret

Bir satış uzmanı ve “Dünya’nın En İyi Satıcısı” kitabının yazarı olan Og Mandino’nun çok sevdiğim bir sözü var: “Eğer kararlılığım yeterince güçlüyse, başarısızlık beni asla alt edemez.” Girişimcilik fedakârlık demektir, zorluklara göğüs germek ve pes etmemektir. Bu da bir girişimcinin kararlı olması gerektiği anlamına gelir. Zorluklar hayatın bir parçasıdır, ben onları birer test gibi görüyorum, bir şeyi yeterince hak edip etmediğimizin testi. Çünkü hayatta gerçekten bir fark yaratmak, birşeyleri değiştirmek istiyorsanız, bu güzel amaç için uğraşmalı ve emek vermelisiniz. Mesela, Hakan Bey Türkiye’deki ilk 3D animasyon filmini çekerken çeşitli sorunlar ile karşılaşmış ancak bu sorunların üstesinden gelmiş. Ayrıca “Peak Games” ekibinden daha girişimin başında kilit bir ismin ayrılmasına rağmen daha güçlü bir ekip kurmayı başarmış.

Bazen yolun sonu kadar, yol da önemlidir. Girişimcilik de böyle bir yol gibidir: Yolun sonuna ulaşmak önemlidir ancak yolun sonunda istediğiniz yere gelemeseniz bile yol sizi öyle bir geliştirir ki yolun sonuna vardığınızda kazanacağınızdan daha çok şey kazanmışsınızdır aslında. Ancak yolun sonuna varmak için de, (hatta yola çıkabilmek için dahi) kararlı olmalısınız. Zorluklar sizi yıldırmamalı. Cesur olmalısınız. Bu cesaret ve kararlılık sizi girişimci yapacak ve farkınızı ortaya koyacak. Yani Sina Afra’nın söylediği gibi: “Farkınız özgürlüğünüz, cesaretiniz girişiminiz olsun”.

Kıssadan Hisse

Girişimcilik uzun ve yorucu bir yolculuk. Ama çalışırsanız, inanırsanız ve kararlıysanız, bir de doğru zamanlarsanız herşeyi yol da çok güzel yolculuk da. Hatta öyle inanılmaz girişimciler var ki aklınız şaşıyor, başarı öykülerinden ilham alıp daha da sıkı sarılıyor insan girişimciliğe. Hakan Baş bana ilham veren girişimcilerden oldu. Herşeden önce o kadar yoğun hayatına rağmen bize, girişimci olmayı isteyen gençlere zaman ayırdı ve hayatını anlattı, hatalarını paylaştı. Bununla da kalmadı, bizi gülümsetti ve düşündürdü. Bunlardan hiçbirini yapmayabilirdi. Zaten başarılı bir girişimci ve bizimle sohbet etmesi veya bize ilham vermesi ona bir getiri sağlamayacak. Ancak o yine de bize ilham vermeyi seçti ve kalplerimizde taht kurmayı başardı. İşte benim, onun ismini duyunca gülümsememi sağlayacak neden de bu oldu: Topluma geri vermesi. İşte başarılı birçok girişimcinin en önemli ortak noktası: Giveback. Bu özellik, bir girişimciyi gerçekten girişimci yapan ve onu asıl yükselten özellik bana göre. Giveback, kısaca girişimcinin toplumdan aldığını topluma geri vermesi ve bu şekilde girişimcinin toplumu da geliştirmesi oluyor. Bu nedenle bu yazımdan tek bir sözcük aklınızda kalacaksa, “Giveback” olsun.

 

 

Sevgilerimle,

Oğuzhan Kadaifçiler

Kategoriler: Blog

0 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir